Kafalı Cam

Saat günlerden cuma gecesini gösteriyor. Taksim’deyim. Sarı dolmuşa bindim, cam kenarına geçtim. İçeride 2 kişiyiz; ben ve bi’ arkadaş.

Dışarıdan sesler duymaya başladık: Hulaaaan, anan bacın yok mu hulaaaan senin! Piç, bok, göt!

Soluma dönüp camdan dışarı baktığımda kol arasına sıkışmış bir kafa, yanımdaki cama doğru hızla ilerliyordu. Allah’tan cam da kafaya doğru ilerlemiyordu, yoksa bilindik bir fizik problemiyle karşı karşıya kalabilirdik.

Neyse, sonracığıma o kafa cama girdi. Artık hemen yanımda kafalı bir cam bulunmaktaydı. Tabii, bu olaylar senin bu yazıyı okuduğun sürenin 100’de biri bir hızda gerçekleşti. Ben de kendimi 50’de biri bir sürede dışarı attım.

Neymiş efendim, tüyü bitmemiş genç bir çift dolmuşa binerken arkadaki hırbolardan biri “offf anammm” gibi bir laf atmış. Sevgilisine atılan lafı kaldıramayan çocuk da hırboya dayılanmış. Ama hırbo adın da anlaşılacağı gibi çocuğun kafayı cama sokmuş. (edit)

Olum, hem cinslerim, size diyorum, azıtmayın lan iki dakka!

He, olay nasıl bitti? Kafası cama giren çocuk bir de minibüsçülerden dayak yedi. Neden camı kırdın diye!!!

9 Yorum

Filed under Bazen Minibüs

Araçlararası Kimlikler

Trenden inip metrobüse aktarma yaparken yolcuların şekli şemali mi değişiyor, üstü başı mı düzeliyor; yoksa bulunduğu toplu taşıma aracı yolcuya ayrı bir kimlik mi kazandırıyor?


Trende eziş büzüş oturan o eleman metrobüste manken kesiliyor, yeminlen!
Güneş suratlığı(suratı kapatan güneş gözlüğü) takmış kız ise sanki Victoria’s Secret yolcusuna dönüşüyor.

1 Yorum

Filed under Bazen Tren

Ayakta Kalmış Teyze İfadesi

He, teyzeyi bu hale getirmek reva mıdır? Değildir!
Ama getirildiği takdirde bu ifadeye bürünüyorlar.
Aman diyim!

1 Yorum

Filed under İ.E.T.T

UyurBinerGider

Kapitalist sistemin evirdiği son noktada insanlar toplu taşıma araçlarında ayakta uyuyabilmektedir. Ben bugün bunu gördüm. Uyurgezerlikten, uyurbinergiderliğe geçiş söz konusu.

(fotoğraf şahit olduğum olaya ait değil. o an çekemedim.)

5 Yorum

Filed under Bazen Tren

Her Şeyi Eski İstanbul’a Bağlayan Teyzeler!

(Teyzeler ve amcalar! Size takılıyorum diye alınmıyorsunuz değil mi? Seviyorum ben sizi. Beni bir görseniz, siz de beni seversiniz.)

Sarı dolmuştayım. Bir teyze el etti. Belli ki 23 Nisan coşkusunu yaşamış, eve dönecek. Durduk.
Teyze binmek istiyor ama binemiyor. Bir çıkıyor, bir iniyor. Tutunacak yer bulamıyor. Şofer tutacağı gösteriyor. Ama dinlemiyor. Derken bir yere tutundu.  Kendini yukarı doğru çekti ama teyzem yine gelemedi. Ve kapının etrafını çevreleyen siyah lastik olduğu gibi söküldü. Kapı kapanmıyor.

Reytingler yükseliyor. Dalaşma:

Teyze: Bir tutacak koyar insan şuraya.
Şofer: E teyzem, gösteriyorum ya! Şurda!
Sesi yükselmiş Teyze: O çok uzak! Nasıl tutunayım ona! (Tutacak kapı girişinde)
Şofer: Ben anlamıyorum ki sizi!
Sesi Çok Yükselmiş Teyze: Sus! Paranıza kıyıp bi’ tutacak yaptırmıyorsunuz arabaya. Nerde o eski İstanbul şoferleri! Ahhhh! Haksızlığınızı hiç kabul etmeyin zaten. Sizin gibilerle doldu taştı burası. Terbiyesiz. Ahhh Atatürk ahhhh! (Anaaaaa! Sen olayı Atatürk’e nasıl bağladın öyle ama teyzeciğim, gözünü sevem, elini öpem.)

Haksızlığa uğramış dolmuş şoferi hırsı nasıl bir şeydir, bilir misin?! Ani frenlemeler, sık dur-kalklar ve acı çeken gaz pedalı.

Yolun geri kalanını da teyzenin içten kaynamalı motor kıvamında ara ara attığı laflar ve kaptan şoferin gaza asılmasıyla tamamladık.

1 Yorum

Filed under Bazen Minibüs

Geldim

Ne kadar oldu ya! 6 askerlik! 2 ay sivile dönüş! Tam 8 ay! Püüüü!

Askerlik….

Özlenmesi gereken bir yer ancak geri dönülmemesi gereken bir yer. O kadar söyleyeyim. Tutarsızlığı sen anla!

* We have to go back Jack, we have to go back!!!

Yorum bırakın

Filed under 1

Yolcu Yolunda

Bir süreliğine “Otobüs Maceraları”na ara veriyorum.

Neden?

Çünkü askere gidiyorum.

He, olur da askerde şofer falan olurum, interneti çeken bir yere düşerim, o zaman yazmaya devam.

Şimdilik, eski yazıları okuyun.

Seçin, Okuyun:

Obama

Ben de İstanbulluyum!

Takvim

Korkutmayın!

Büyük Kaza

Otobüs Romatizması

Dönünce görüşürüz. Öperim.

7 Yorum

Filed under 1

Yürüyen Merdiven Talimatnamesi

300-400 yıl sonra yaşayacak ünlü bir arkeolog hayal ediyorum. Toplamış ekibini, medeniyetler ittifakının merkezi İstanbul’da büyük bir kazı yapıyor. Kazı sonucunda eline geçecek tek belge bu talimatname. Düşünsene; o, yıllarını bu işe vermiş emektar arkeolog bir anda kitlenip kalmaz mı? Bi anda “Aman tanrım, nasıl bir kültürün insanlarını araştırıyorum ben” demez mi?

Bence der!

Tıklagül!

Tıklagül!

1 Yorum

Filed under Bazen Tren

Yolları Hava Türk (YHT)

“Yüksek Hızlı Tren” ve Bacanak Memurlar:

A: “Hızlı Tren” olmaz mı patron?

B: Olmaz! Bundan önceki trenlerimiz yavaş mıydı?! Böyle “uçak kadar hızlı ama yerde gideninden” demek lazım. Mmm??

A: “Tek Rakibim THY” olsa?

B: Kamil! İsim bul diyorum, slogan değil.

A: Buldum! “YHT”! Tersten THY oluyo. Hem Türk Hava Yolları’na da tersten ayar vermiş oluruz.

B: Aferin lan Kamil! Açılımına da Yüksek Hızlı Tren dedik mi oldu bu iş.

yht

1 Yorum

Filed under Bazen Tren

Mekanına Göre Aşk

Metrodaki yürüyen merdivenlerde sevgilisinin beline sarılıp, asansör fantezisini yürüyen merdiven fantezisine çeviren ergenler,

Ya da işaret parmaklarıyla burun uçlarına aşk dokunuşları yapan sevgi pıtırcıkları,

Bu hallerinizi Söğütlüçeşme banliyö tren istasyonundaki yürüyen(yürütülen)* merdivenlerde de görmek istiyoruz!

söğütlüçeşme

Be hey sevgili sevgililer; aşk ise her yerde aşk. Metrodaki hedef kitle ile trendeki hedef kitle aynı olmayabilir ama bırakın mekanına göre değişen sevgi gösterilerini.

Rahat Olun. Relağkssss.

*Yürütülen merdiven dedim, çünkü inanıyorum ki o yürüyen merdivenlerin altında maden işçisi gibi çalışan istasyon görevlileri var. Ve ellerindeki dümenle merdivenleri yürütüyorlar. Giden bilir.

Yorum bırakın

Filed under Bazen Metro, Bazen Tren

Modern Zaman Hobisi

Kapalı ve basık yerde kalma korkusu olarak bildiğim modern zaman hastalığı Klaustrofobi, bende bir ‘hobi’ haline geldi.

İETT’de kapalı kalıp, uyumak,
Trende mahsur kalıp, Uykusuz okumak,
Minibüsten inemeyip, durak durak gezmek istiyorum.

Adeta Klaustro’hobik bir vakka haline geldim.

Yorum bırakın

Filed under İ.E.T.T

Kazadan Sıvışan Adam

Hava, pervaneli şapka takacak kadar sıcak. Askerlik şubesinde çok muhim bir işim var. Ve sürem çok kısıtlı.

İlk duraktan atladım minibüse.

10-15 dakikalık hoplamalı, zıplamalı seyahatin ardından, yolcular teker teker yol üzerindeki en müsait yerlerde inmeye başladı. Şofer hop bir sağa çekiyor, indiriyor; hop bir sola kırıyor, yardırıyor. Böyle ritmik indi-bindiler devam ederken yolculardan birinin ani isteği üzerine, şofer bey frene asıldı.

minibus

20-30 Metre Arkadan Gelen Ses:
– İeaaaaaa… (acı fren sesi yazıyla bu kadar anlatılır.)

Arkadan gelen acı fren sesi, ara ara kesilse de yükselerek bize yaklaşıyor.

Acı Fren Sesinin Sonu:
– Dırışşşşşş… (çarpma sesi de pek olmuyor.)

Evet! Minibüsten biraz daha büyük bir kamyonet bize arkadan sağlam bi geçirdi. Yolcular ve ben önce arkaya, sonra öne doğru büyük bir ahenk içinde savrulduk. Gören içerde çılgın bir eğlence var zanneder. O derece! Kimseye bir şey olmadı. Şofer aşağı inip, durumu kontrol ettikten sonra 5-10 dakika bi yere gitmememizi tembihledi. Şahit, tutanak, ıvır zıvır için…

Ama benim işim var. Hem de mühim. Hatta, zamanım da kısıtlı. Bi şekil yapıp, adımımı sinsice dışarı attım. Göz ucuyla şoferi kontrol ettim. Durum gayet müsait. Küçük ve postacı adımlarıyla sıvışşşşşşş… Olay anını görmeyenler o sıvışma halimi görse, kazaya benim sebep olduğumdan şüphelenebilirdi.

N’apıyım!? Şubeye yetişmem şart.

Yorum bırakın

Filed under Bazen Minibüs

İETT Zammı Ortalığı Karıştırdı

İstanbul – İETT’nin Haziran ayı itibariyle uygulamaya soktuğu yeni ücret tarifesi, dünya kamuoyunda geniş yankılar buldu. Kenya, Angola, Mozambik gibi dünyanın tek bir tarafındaki yolcular, Türk yolculara destek olmak için akın akın İstanbul’a yürümeye başladı. Dün itibariyle, üniversiteli öğrencilerin kendilerini otobüs tekerleklerine bağlamaları ise polislerin ‘kıymalı menemen’ teklifiyle son buldu. Bu görüntülere dayanamayan zengin bir iş adamının meydanlarda toplanan kalabalıklara yıllık akbil dağıttığı görüldü. Ayrıca, ünlü şovmen Beyazıt Öztürk de bu eylemlere, programında akbil bağışı toplayarak destek vereceğini açıkladı.

Tüm bunlar yaşanırken, İETT yetkilileri hala ortada yok. Çok acayip!

habergorseli

YENİ ÜCRET TARİFELERİ:
(Bunlar gerçek)

İETT ve ÖZEL HALK OTOBÜSLERİNDE
:

Beşi Biryerde: 7,50 TL

İETT ve ÖZEL HALK OTOBÜSLERİ, İDO ŞEHİR HATLARI VAPURLARI,
ÖZEL DENİZ MOTORLARI ve RAYLI SİSTEMLERDE:

AKBİL
Tam: 1,50 TL
İndirimli: 0,85 TL

AYLIK AKBİL
Tam: 110 TL
İndirimli: 55 TL

AKBİL İLE AKTARMA
Tam: 0,75 TL
İndirimli: 0,21 TL

TÜNEL VE NOSTALJİK TRAMVAY’DA:

Jeton ve Bilet: 1,00 TL

İDO ŞEHİR HATLARI VAPURLARI, ÖZEL DENİZ MOTORLARI ve
RAYLI SİSTEMLERDE
:

Jeton veya Bilet: 1,50 TL
MAVİ KART BEDELİ: 1,00 TL

5 Yorum

Filed under İ.E.T.T

İnilir!

(Otobüs Maceraları’nı takip eden Hüsnü Yılmaz’ın (mail’deki ismi buydu valla) kafasını karıştıran bir otobüs gerçeğini, yolladığı yazı ve fotoğrafıyla aynen paylaşıyorum. Bu konuda yanındayım Hüsnü Yılmaz.)

nerdeninilir

O kapı inmekten başka ne işe yarıyor ki öyle bir uyarı asmışlar?!

Otobüse tersten binilir mi?
Ya da daha önce bir yolcu, havalandırma kapaklarından mı çıkmaya çalışmış inmek için?

Sorularımıza birileri cevap versin. Bu işin peşini bırakmam.

(Şu an karar verdim. Bana fotoğraf ve yazı gönderen arkadaşlara 1 vapur jetonu ısmarlıyorum, helalinden.)

5 Yorum

Filed under İ.E.T.T

Sabahtan Kalma Amca

Sabah erken saatler. Metrobüs bekliyorum. Ben gözümü açıyorum, o inadına kapanıyor; vücudun en asi organı.

adimetrobus

Metrobüs geldi. “Oturamazsam binmemciler*”in önünden süzülerek metrobüse sızdım. Tıpısss tıpısss gidiyoruz. İnceden bir koku aldım. İspirto kokuyor. Yok böyle bir koku. Kafamı, saat 4 yönüne doğru çevirdim.

Burnumun dibinde bir sarhoş! Sabahtan kalma bir amca! (Sarhoşlara bir lafım yok; sarhoşlar beni kınamasın:)

Etraftaki insanlar yavaş yavaş uzaklaşmaya başladı. Amcanın etrafında, koruma kalkanı almış Mario gibi boş bir alan oluştu. Ama ben, o kadar tembelim ki adamın yanından, başka bi yere geçmeyi bile düşünmedim. Bir süre daha sarhoş ve miskin olarak yerlerimizden kımıldaman yol aldık. Amca, güneşe bakıp gözlerini kısarken, değişik burun hareketleri yapmaya başladı. Sniff sniff, snüff sünüff, snöff snöff!!

La noliii!! Olamaz, hayır olamaz!!! Saniyenin onda biri bir sürede bulunduğum yeri terk etmem şart! Yoksa amca suratıma… haaaaapşurdu bile. Ne diyim amca ben sana! Ne diyim! Timsah çenelerinde kitlenesin.

Camdan içeri süzülen güneş ışınlarında asılı kalan tükürük zerrecikleri bana bakıyor, ben onlara.

Ve biraz geç de olsa, stense çökerek oradan uzaklaşıyorum.

Oturamazsam binmemciler:
Bunlar, metrobüse genellikle ilk durakta binerler. Metrobüste, yayla kadar ayakta durulacak yer olsa bile, boş koltuk kalmazsa içeri adımını atmayan, ehli keyf insan modelleridir.

Yorum bırakın

Filed under metrobus

Gazete Okuyan Kadın İstiyorum!

Bazen saçmalıkla kanka takılıyormuş gibi gözüküp, altında çooook derin anlamlar/cevaplar taşıdığına emin olduğum sorular gıdıklıyor beynimi. Böyle, nasıl diyim!? Cevap düşündükçe, kafam tepe noktasından kaşınmaya başlıyor.

Bu aralar beni yoran yegane soru: Otobüste neden sadece erkekler gazete okur? Ve neden sadece bir başkasının gazetesine korsan bakışlar atan erkeklerdir? (Genelleme yapıyorum, hemen “ben okurum ki” deme:)

otobussergisi01

Otobüste gazete okumak bir otorite meselesi midir? Yoksa memleket işleriyle daha çok haşır neşir olan kesim erkekler mi? Aslında memleket işleri değil de, boş işlerle uğraşan demek daha doğru olur. Çünkü otobüste genelde gazetenin spor sayfası, magazin bölümü, ilk sayfası ya da son sayfası okunur. Açıp da bi köşe yazarı okuyan görmedim. Evet, kabul ediyorum, ben de başkasının gazetesine korsan bakışlar atıyorum. Ama ben bunu bir görev bilinciyle yapıyorum!

Parmak uçlarını diliyle hafifçe ıslatıp, gazetenin sayfalarını genel kurmay edasıyla çeviren bir teyze istiyorum. Hatta, bu teyze arada sırada gazetesine korsan bakışlar atan var mı diye etrafı kolaçan etsin istiyorum. Bir de, bu son; koltuğa bırakılmış bir gazeteye, özlediği evladına koşar gibi koşan bir teyze istiyorum.

5 Yorum

Filed under İ.E.T.T

Çaresizlik

Çok sevdiğim bir arkadaşımın “çaresizlik” üzerine yazdığı satırlar. Gülsem mi, ağlasam mı bilemedim. Sanki böyle bir şey başına gelmiş de dert yanıyordu.

“60 kişilik kuyrukta Elbil’ in geçersiz sayılır da müsamaha gösterecek bir surat bulamazsın, böyle löp löp bakarsın gözlerinin içine hepsinin…. İnip yenisini alacak olursun, kenara da çekilmez kimse. Senden buharlaşmanı beklerler. Ya da incelmeni. Beyinleri çalışmadığı için nazik değiller. Kaba olduklarından değil yoksa…”

2 Yorum

Filed under İ.E.T.T

“O.M. Sergisi” Nedir ki?

“Otobüs Maceraları Fotoğraf Sergisi” demektir.

Otobüste, trende, minibüste, takside, teyyarede çektiğim fotoğrafları topladığım başlık egzostudur.

Varsa senin de böyle fotoğrafların, yolla bi bakayım.

Yoksa, sorun değil! Fotoğrafların keyfini çıkar.

Yorum bırakın

Filed under Sergi

O.M. Sergisi – 01

otobussergisi081
Rayların sesi, trenin ritmiyle birleşince ortaya hipnoz etkisi çıkar ve kravatlı da olsan trende uyursun.
beyaz

otobussergisi12
İstasyonlar, TSK halisilasyonları görülebilen yerlerdir. Valla gitcem askere, söz!
beyaz

otobussergisi07
Ayrıca istasyonlar, yalnızlık romatizmasının tuttuğu yerlerdir.
beyaz

otobussergisi02
Camide imam evi, kilisede papaz evi, istasyonda kondüktör köşkü.
beyaz

otobussergisi11
Burası “start” düzlüğü.
beyaz

otobussergisi09
Burası da “finish” yokuşu.
beyaz

Yorum bırakın

Filed under Sergi

Metrobüs Keyfi

Böyle kilometrelerce uzanan trafiğin yanından metrobüsle geçerken trafiktekilere “yıh yıh yıh” diye gülmek, baş parmağımı burnuma koymak suretiyle nanik yapmak, hatta pankart açıp “Öküz Trene, Sen Metrobüse” demek istiyorum sevgili yolcular. (Bu arada metrobüs bomboştu)

Bu videomu iki adımlık yere arabasıyla giden, trafiğe sırf şamata olsun diye çıkan, bu sabah sıcağın altında trafiğe takılan ehli keyf şoferlere armağan ediyorum:)

Affedin beni.

8 Yorum

Filed under metrobus