Saat günlerden cuma gecesini gösteriyor. Taksim’deyim. Sarı dolmuşa bindim, cam kenarına geçtim. İçeride 2 kişiyiz; ben ve bi’ arkadaş.
Dışarıdan sesler duymaya başladık: Hulaaaan, anan bacın yok mu hulaaaan senin! Piç, bok, göt!
Soluma dönüp camdan dışarı baktığımda kol arasına sıkışmış bir kafa, yanımdaki cama doğru hızla ilerliyordu. Allah’tan cam da kafaya doğru ilerlemiyordu, yoksa bilindik bir fizik problemiyle karşı karşıya kalabilirdik.
Neyse, sonracığıma o kafa cama girdi. Artık hemen yanımda kafalı bir cam bulunmaktaydı. Tabii, bu olaylar senin bu yazıyı okuduğun sürenin 100’de biri bir hızda gerçekleşti. Ben de kendimi 50’de biri bir sürede dışarı attım.
Neymiş efendim, tüyü bitmemiş genç bir çift dolmuşa binerken arkadaki hırbolardan biri “offf anammm” gibi bir laf atmış. Sevgilisine atılan lafı kaldıramayan çocuk da hırboya dayılanmış. Ama hırbo adın da anlaşılacağı gibi çocuğun kafayı cama sokmuş. (edit)
Olum, hem cinslerim, size diyorum, azıtmayın lan iki dakka!
He, olay nasıl bitti? Kafası cama giren çocuk bir de minibüsçülerden dayak yedi. Neden camı kırdın diye!!!
abi hangisi laf atmış anlamadım ben, kafası cama giren mi yoksa kafayı cama monte eden mi?
monte eden laf atmış. hem suçlu, hem güçlü totoş.
Her kazadan sonra karşımıza çıkan fotograf diyebiliriim.
Şöförde haklı 😛
haydaa!.
o değilde bi aref vardı n’oldu ona?
🙂 Yazık olmuş çocuga.. Hakkaten bir aref vardı ne oldu ona?
Çok ara verdin 😦
ilginç